27 Ekim 2015 Salı

Geçit/



Acid.


Belleğin İzleri


metin son

*kamu
isim
1. isim Halk hizmeti gören devlet organlarının tümü
2. Bir ülkedeki halkın bütünü, halk, amme
"Çevre koruması sorunları İsveç kamusunun bilincine ve hatta bilinçaltına sinmiş." - H.
3. sıfat Hep, bütün
"Biz kimseye kin tutmayız / Kamu âlem birdir bize" - Yunus Emre


İstanbul ve onun kentlisi/kullanıcısı/gelir göçeri veya genel geçeri olan herkes gerek iktidarlarca gerek küreselleşme ile dayatılan kent kullanımlarına maruz kalmaktadır. Bu mekanizmalar *kamunun “oralı” olarak doğuştan sahip olduğu hakları/mülkleri bir: kamu malı olmaktan çıkarmakta, iki: başka programlarla özellikle harcamaya dayalı kısır programlarla (alışveriş merkezleri, lüks harcamaya dayalı programlar, oldu bittiye getirilen projeler) kentliye dayatarak durum normalleştirmesine gitmekte, kamu mülkünü ıssızlaştırmakta ve kaybın kamu tarafından farkındalığını azaltmaktadır. Günümüzde artık ekosistemin de sadece kamu savunması ile ”elde edilebildiği” bir İstanbul’da gerek kamu mülkü gerek doğa, karar mekanizmalarınca bir bir uyuşturulmakta ve bozdurulmaktadır.

FLOW ile birlikte kamu mülkü bir çeper üzerinde olabildiğince çoğaltılarak çapraz programlama ve akış ile kent yaşamına katılır. Kamu hakkı üzerinden ekosistem çeşitleri de çoğaltılarak kent kayıpları giderilmeye, potansiyeller maksimum seviyede kullanılmaya ve gelecek projeksiyonunda korunmaya çalışılır.

Bunu yaparken proje, alan profili ve gerilimleri bir çeper ve dolaşım diyagramı üzerinden okunarak alanın gerek program gerek tasarım önerileriyle tekrar gündelik yaşam rutini içine sokulmasını ve kamu mülklerinin kamu tarafından aşındırılması ile ıssızlaştırılmanın önüne geçilmesini öngörür. Aynı şekilde profillere bağlı program önerileri ile kamunun, mülkü üstündeki faaliyeti arttırılarak alan “doğal hak” halini alır. Sadece parsellerin değil o parsele giden güzergahın, sokağın, ulaşım duraklarının, peyzajının, havasının da kamu mekanı olduğu ve bu artı mekanların belirginleştirilmesi ile kamu mülkünün koruma altna alınması hedeflenmektedir.

Haydarpaşa, Üsküdar ve Kadıköy sık kent dokusunun arasında gerek topoğrafyası gerek programları ve yerleşimiyle büyük boşluklar ve kopukluklar yaratan bir kent dilimi içinde yer alır. Devlete ait büyük kamu kurumlarının (hastane, üniversite, lise, askeriye gibi) ve onların kapatılmış özel/yarı özel parsellerinin yarattığı sınır etkisi ile Kadıköy’den Üsküdar’a doğru iç kısımdan geçerken ki ani topoğrafya değişimi, sahil kıyısından ise herhangi bir bağlantı olmaması bu iki kent parçası arasındaki değişim ve gerilimi oluşturmaktadır. Kadıköy ve Üsküdar’da yerli kullanım çoğunluktayken bahsedilen bu kamu parsellerine İstanbul’un her yerindeki kullanıcı gelmekte ve alanın kullanıcı profilini çeşitlendirmektedir. Önerilen tasarım Kadıköy’un tabanvay hareket davranışı içinde olan yerlisi ve kullanıcısı ile kamu kurumlarını kullanmaya gelen farklı yaş gruplarından ve sınıflardan gelen geçici profili ana kullanıcısı olarak belirler ve bu profilleri çeperi içinde dolaştırarak tasarımın sistemi içine sokmayı hedefler. Çepere ve yollara yapılan program ve tasarım önerileri ile parseller içinde yer alan kullanıcı, güncel kullanımda olan kamu alanına doğru yönlendirilirken kamuya ait olan fakat korunması gereken mülklerin fiziksel programına dahil olarak bu parseller üzerinde söz/hak sahibi olacak konuma gelir.

İstanbullu ve boğaz arasına doldurulmuş, endüstriyel ve ticari amaçlar ile zamanında liman coğrafyası için akıllıca döşenmiş, uzun yıllar boyu ülke ekonomisine cömertçe hizmet etmiş Haydarpaşa Limanı ise tüm bunlar olurken girilemeyen uzaktan bakınılan vapurdan izlemekle yetinilen bir kara parçasına dönüşmüş ve aslında kentin kara parçasına yamandıktan sonra tekrar kendini koparmıştır. Deniz yoluyla Kadıköy’e yaklaşan insanlara varmak üzere olduklarını haber eden heybetli vinçler, üst üste yükselen konteynırlar ve yük gemileri aslında bir anda insanları şaşırtmakta, boğazın göbeğinde kent ölçeğinde ani bir şok yaratmaktadır. Karadan yaklaşıldığındaysa kamunun giremediği ve görsel bellek dışında pek bir ifadesi olmayan, ancak TCDD liman personelinin her gün içinde olduğu ve sadece geçimlerini sağladıkları bir işyeri değil, lojmanları ile sosyal ve aile hayatlarını da geçirerek çok daha fazla benimsedikleri bir yer olduğu tahmin edilebilir. Liman bölgesi proje kapsamında etaplı olarak alandan ayrılırken, her etapta dönüşüm geçirir ve kıyıyı tekrar kamu mülkü haline getirir.

Yerin bilgisi ile ortaya çıkan yeşil sistem çeperi üzerinden tam/sürekli bir çember kurgulanır ve bu çember parsellerde çapraz programlamaya tutularak örülür. Bu örgü içinde kullanıcı parselinden çıktığı anda dolaşım sistemine dahil olarak sürekli kamu parselleri üzerinden kent yaşamına kesintisiz dahil olur.

Haydarpaşa Garı, Hızlı Tren İstasyonu olarak tarihsel işlevini sürdürerek kent belleği üzerinden güncelliği sürdürmesi önerilmektedir. Gar aynı zamanda marmaray vagonlarının bir kısmının durağı haline gelerek Ayrılık Çeşmesi tarafında geri kalan marmaray vagonlarıyla birleşir ve Haydarpaşa İskelesi'ne karşıdan gelen yolcuların kesintisiz bir biçimde Anadolu Yakası'nın iç taraflarına ulaşmasını sağlayan bir toplu taşıma ağı noktasına dönüşür. Otobüs ve minibüs durakları rıhtımdan kaldırılarak Haydarpaşa'nın Yeldeğirmeni'ne bakan kısmında konumlandırılır. Böylece rıhtımdaki kamu ve kıyı kullanımına ayrılan alan arttırılırken, duraklara doğru olan yoğun yaya akışı sadece kıyı üzerinden değil Yeldeğirmeni sokak dokusu üzerinden kurgulanır. Böylece proje alanına çıkan program Kadıköy-Yeldeğirmeni aksı üzerinden de belirginleştirilir. Böylece ulaşım ağları tek bir aks üzerinde kurgulanarak seri kentlinin gün içindeki ulaşım pratikleri en verimli hale getirilir.

Haydarpaşa Limanı'nın 20 senelik projeksiyon içerisinde kademeli olarak ömrünü tamamlayıp şehir içinde planlanan diğer alanlara gitmektedir. İlk etapta Haydarpaşa Limanı'na yakın olan adadaki liman işlevi kalkacağı için buraya doğaz habitasyonu ile birlikte çalışacak bitki adası, kentlinin boğaz-su ilişkisini yeniden tanımlayan Boğaz Havuzu ve spor aktivitelerince kullanılacak olimpik havuz ve kürek parkurları önerilir. İkinci etapta boşalacak olan Harem'e yakın liman adası ise tüm materyal ve bileşenleri (silo ve vinçler) Deneysel Postendüstriyel Park ve Araştırma+Atölye Birimleri olarak kent peyzajına dönüştürülür ve bellekteki silüet korunarak farklı işlev önerisi ile alan kentlinin kullanımına açılır. Endüstriyel atık malzeme olarak projeye dahil edilen siloların deniz kenarındaki dilimi Boğaz Araştırmaları Merkezi'ne, kalan silolar ise çevre fonksiyonlardan gelen profile tahsis edilen atölyelere dönüştürülür. (Kamusal parsellerde yer alan sağlık yapılarının sosyal tesisleri,Haydarpaşa Endüstri ve Meslek Lisesi öğrencilerinin kullanacağı elektrik,elektronik,makina ve mobilya atölyeleri, Selimiye Tarım Meslek lisesinin kullanacağım tarım atölyeleri, Marmara Üniversitesi öğrenci kulüpleri ve çevre eğitim kurumlarınca kullanılacak çok fonksiyonlu atölyeler) Böylece alan Üsküdar ile kıyıdan kesintisiz olarak bağlanmaktadır. Bu iki adayı bağlayan alanın kıyı çeperinde kalan alan İstanbul'un farklı yerlerinden gelen kitlenin boğaz hakkı ile kesilmeden kullandığı piknik ve rekreasyon alanı olarak önerilir. Böylece devlet kamusu yolu,güzergahı ve esas kullanım alanı ile çeperlenip korunarak kentli kamusuna eklenerek dönüştürülür.Tüm alan önerilen bisiklet,koşu ve yürüyüş yolu(b) ile birbirine kesintisiz olarak bağlanmakta ve ara yollar önerilen programların akışında örülmektedir.

Proje alanının kente bakan kısmında kurgulanan Kent Belleği Parkı ile Kent ve Demir Yolları Müzesi TCDD fonksiyonlarına ait bileşenleri kullanır ve alandaki atık durumu avantaja çevirerek ve yapı stoğunu arttırmadan alanı dönüştürür. Tüm alanda yer alan malzeme ve yapı stoğunun fazlalık ve çeşitliliği alana yeni malzeme ve yapı girişini gereksiz hale getimektedir. Bundan dolayı proje yaklaşımı alandaki tüm katı malzemenin proje kapsamında geri dönüştürülmesini önerir. Yine bu kapsamda TMO'ya ait silolar da bienal ve sergi alanları olarak işlevlendirilir ve bu yapı stoğu alanın sanat merkezi olarak işlev görmesini sağlar.

Hızlı tren raylarının alandaki konumu ile proje alanı ikiye bölünmektedir. Bu sınır Haydarpaşa Garı önündeki sürekli kıyı ulaşımı(1), alanın ortasında yer alan ve rayların altından geçen yaya tüp geçidi(2), Ayrılık Çeşmesi kısmında alanın etrafından dolaşan kavisli rayların takibi(3) ile 3 noktadan geçiş önerilerek eritilir ve Kadıköy-Haydarpaşa-Üsküdar aksı sürekli hale getirilir. Rıhtım Mühürdar Parkı'na kadar Radyal Kıyı Kulllanımı çevresinde yeniden düzenlenir. Kadıköy Meydanı miting ve gösterilerde kullanılmak üzere genişletilerek Kadıköy kent dokusunun ortasına doğru konumlandırılır. Mühürdar Parkı'nın sonuna doğru ise zemin kotundan eksi kota doğru kıyı görüşünü kesmeyecek şekilde tasarlanan halka açık spor amfisi ve kompleksi önerilir. Bu spor kompleksinin daha alt kotları ise kent içine doğru uzanan bir yer altı otoparkı olarak tasarlanacaktır. Bu kompleks ve otoparkın afet durumlarında toplanma ve koordinayon üssü olarak kullanılması önerilmektedir.

Bellek vs. Marmaray


tekstowo

*kamu
  isim
  1. isim Halk hizmeti gören devlet organlarının tümü
  2. Bir ülkedeki halkın bütünü, halk, amme
  "Çevre koruması sorunları İsveç kamusunun bilincine ve hatta      bilinçaltına sinmiş." - H.
  3. sıfat Hep, bütün
  "Biz kimseye kin tutmayız / Kamu âlem birdir bize" - Yunus Emre



İstanbul ve onun kentlisi/kullanıcısı/gelir göçeri veya genel geçeri olan herkes gerek iktidarlarca gerek küreselleşme ile  dayatılan kent kullanımlarına maruz kalmaktadır. Bu mekanizmalar *kamunun “oralı” olarak doğuştan sahip olduğu hakları/mülkleri bir: kamu malı olmaktan çıkarır iki: başka programlarla özellikle harcamaya dayalı kısır programlarla (alışveriş merkezleri, lüks harcamaya dayalı programlar, oldu bittiye getirilen projeler) kentliye dayatarak durum normalleştirmesine gitmekte, kamu mülkünü ıssızlaştırmakta ve kaybın kamu tarafından farkındalığını azaltmaktadır. Günümüzde artık ekosistemin de sadece kamu savunması ile ”elde edlebildiği” bir İstanbul’da gerek kamu mülkü gerek doğa, karar mekanizmalarınca bir bir uyuşturulmakta ve bozdurulmaktadır.

FLOW ile birlikte kamu mülkü bir çeper üzerinde olabildiğince çoğaltılarak çapraz programlama ile kent yaşamına katılır. Kamu hakkı üzerinden ekosistem çeşitleri de çoğaltılarak kent kayıpları giderilmeye ve gelecek projeksiyonunda korunmaya çalışılır. 

Bunu yaparken alan profili ve gerilimleri bir çeper ve dolaşım diyagramı üzerinden sorgulanarak alan içine gerek program gerek tasarım önerileriyle tekrar gündelik yaşam rutini  sokulmasını ve kamu mülklerinin kamu tarafından aşındırılması ile ıssızlaştırılmanın önüne geçilmesini öngörür. ki bu durum devlete ait hizmet alanlarıyla  çevrelenen Haydarpaşa'ya kritik bir dokunuştur.  Aynı şekilde profillere bağlı program önerileri ile kamunun mülkü üstündeki faaliyeti arttırılarak alan “doğal hak” haline çevrilir. Sadece parsellerin değil o parsele giden güzergahın, sokağın, ulaşım duraklarının, peyzajının, havasının da kamu mekanı olduğu ve bu artı mekanların belirginleştirilmesi ile kamu mülkünün koruma altna alınması hedeflenmektedir.

Haydarpaşa Üsküdar ve Kadıköy sık kent dokusunun arasında gerek topoğrafyası gerek programları ve yerleşimiyle büyük boşluklar ve kopukluklar yaratan bir kent dilimi içinde yer alır. Devlete ait büyük kamu kurumlarının (hastane, üniversite, lise, askeriye gibi) ve onların kapatılmış özel/yarı özel parsellerinin yarattığı sınır etkisi ile Kadıköy’den Üsküdar’a doğru iç kısımdan geçerken ki ani topoğrafya değişimi, sahil kıyısından ise herhangi bir bağlantı olmaması bu iki kent parçası arasındaki değişim ve gerilimi yaratmaktadır. Kadıköy ve Üsküdar’da yerli kullanım çoğunluktayken bahsedilen bu kamu parsellerine İstanbul’un heryerinden insan profile gelmekte ve alanine kullanıcı profilini çeşitlendirmektedir. Önerilen tasarım Kadıköy’un tabanvay hareket davranışı içinde olan yerlisi ve kullanıcısı ile kamu kurumlarını kullanmaya gelen farklı yaş gruplarından ve sınıflardan gelen geçici profili ana kullanıcısı olarak belirler ve bu profilleri çeperi içinde dolaştırarak tasarım alanı sistemi içine sokmayı hedefler. Yollara yapılan program ve tasarım önerileri ile parseller içinde yer alan kullanıcı, güncel kullanımda olan kamu alanına doğru yönlendirilirken kamuya ait olan fakat korunması gereken mülklerin fiziksel programına dahil olarak bu parsellerin üzerinde söz/hak sahibi olacak konuma gelir.


Yerin bilgisi ile ortaya çkan yeşil sistem çeperi üzerinden tam bir çember kurgulanır ve bu çember parsellerle çapraz programlamaya tutularak örülür. Bu örgü içinde kullanıcı parselinden çıktığı anda dolaşım sistemine dahil olarak sürekli kamu parselleri üzerinden kent yaşamına kesintisiz dahil olur.


Liman açılarak Üsküdar-Kadıköy bağlantısı
Spor komplekleri ile kentin spor aktivitelerinin arttrılması
KAdıköy miting alanının eksikliğinden dolayı meydan önerisi ve yerinin açıklaması
Radyal kıyı kullanımı
Taşınan otobüs durakları ve ulaşım senaryosunun anlatılması
Demiryolları müzesi ve bellek parkı açıklaması
Su sporları adası ve endüstriyel adanın anlatlması



20 Ekim 2015 Salı

kaçak bir toplantı

first off all çarşamba, perşembe akşam buluşalım. yapabiliyorsak üretime girişelim. mesela çarşamba herkes masterofmasterplans masterplanımıza herşeyi çizip yazıp gelse ve o gece de onları üstüste koyup plana son halini versek. düşünüp gelip direk yerleştirelim yağni. perşembe de plan + diagram + metinler başlasın. cumadan itibaren pazartesi akşamına kadar kalmalı parteay. salı da hayırlısıyla.

pafta girizgahı için kırmaya değiştirmeye çalıştıgımız şeyi göstererek açabiliriz konuyu. yani türk insanının kaderi gelişigüzel masa üzeri hesaplarla helak edilen parseller ve istanbul. avmlerde çoluk çocukla geliri kısıtlı ailelerin bile kapitalist yarışa dahil olması ve getirdigi umutszluk. (burası biraz duygusal) istanbul insanı aslında buna mecbur değil, böyle farklı alternatif eylemler de var. belki baya iktidar kafasından çıkmış renderlı rantlı  görseller. bunu değiştiriyoruz diyoruz. ve manifestosal tekstler de kullanabiliriz kafamızdaki sistemi anlatmak için.  bütün o "antikapitalist green circle" da tabanvay olarak, bir cafeye oturup para vermek zorunda kalmadan, tuvalet ihtiyacını dahi gidererek, sağlıklı sahil şeridinde hoşça vakit geçirmesi. istanbulda bu tip eylemleri yapabildigimiz alanlar tabiki mevcut ancak yüzdük yüzdük kuyruguna geldik silip süpürülecek hissine kapılmamak mümkün değil o daracık alanlarda. burada söz konusu olan ciddiyet ise hayvan gibi bir alanda istanbulda tanık oldugumuz kadarıyla var olmamış bir projeden söz ediyoruz. ve bu alanın dayandıgı saglam bir set var tüm sırtında. haydarpaşa tarafındaki çok sevdigimiz devlet binaları, marmaray istasyonları haydarpaşa metro otobüs vapur, kadıköyün halihazırda %100 tabanvay dokusu (konutlar + modaya doğru artan ticari işlevler)

diagramlar
ulaşım >. tipler üzerinden salt ulaşımlar: bütün net ulaşım ağı üzerinde misaller *vatandaşlar* mehmet fatihteki evinden kadıköydeki işine şöyle şu sürede gitti. necmi ankaradan trene bindi şu saatte beşiktaştaki teyzesinin elini öpmüştü bile gibi gibi.  x ----> y 18 dk. via
program.konsept
>. antikapitalist green circle: path/eylem/para/zaman/vatandaş  [grafik destekli]
>. yaya fluid h.paşa devlet yapıları destegi: kadıköyün yaya movementı,  h.paşa tarafında da oluk oluk limana inen teknik liseden çıkmış liseliler, gataya röntgen çektirmeye gelmiş anane, paydostan sonra nişanlısını sahile getiren memur abuzettinin aşındırdıgı yollarla burayla da birleşiyor. bu yollardan akın akın insanlar iniyor çıkıyor. sanırsın şükrüde maç sonrası.  yapıların arası kamusal iplikle dokunuyor, binalar yapılar ise dokunulmazlaşıyor(iyi anlamda).

dipnot: ankaradaki saldırıdan sonra okulda toplanıldıgında ipek akpınarın da içinde bulundugu insanlar kamusal alanı tartıştı. demokratik alanın herkesin birbirinin yüzünü gördüğü ve tek bir noktaya değil birbirine baktıgı ve dinlediği yer olduğu, dikenli tellerle çevrili kamusal/özel alan çatışmasının zihinsel daralmaya yol açtıgı, birey-toplum-devlet ilişkisinin sorgulandığı (devlet kim ki? devlet benim diyen havva teyze) konuşmalar geçti. ankara gar meydanının 8 10 sene önce yeniden düzenlenmesiyle antidemokrasik bir yer  oldugu, saldırının ertesi günü trafige açılmasıyla inanılmaz bir bellek reset'i atıldıgı söylendi. aslında milletin gır gır şamata çekirdek çitledigi yerde siyasi eylemini de yapabilmesi hoş, bizim proje için yani. taksimin anılarında kanlı 1 mayıs vardı. o silinmek üzere. biz de gezi var taze. ama gülüp oynadıgım yer değil taksim meydanı. artık çok sevilmiyor ve unutulmaya hazır. haydarpaşa projesinin bir farkı da bizim tasvirlerimizle bunun tam zıttı olması bence. 

1 Ekim 2015 Perşembe

25 Eylül 2015 Cuma

bilelim.


Alana dair yapılar,bilgiler, tarihçelerin kısa bir özeti aşağıdaki notlarda yer almaktadır. 
Okuyalım, okutturalım.

Bir de incelenmesi gereken şu üç link;
İl Çevre Durum Raporu:  http://www.csb.gov.tr/db/istanbul/icerikbelge/icerikbelge2821.pdf
İstanbul 2014-2023 Bölge Planı: http://www.istka.org.tr/istanbul-bolge-plani/2014-2023-istanbul-bolge-plani
Meclis Kararları: http://www.ibb.gov.tr/tr-TR/Pages/MeclisKarari.aspx?KararID=30909

ek;
yasal süreç timeline: //megaprojeleristanbul.com/print/haydarpasa-gari-ve-liman-donusum-projesi
son on yıllık timeline: http://www.arkitera.com/haber/23570/haydarpasa-gari-nin-10-yillik-mucadelesi
nostaljik banliyö kuşağı: http://www.arkitera.com/haber/22119/istanbul-banliyo-hatlarinda-bir-gezinti-----------





















23 Eylül 2015 Çarşamba

(2) şöyle bi' tur atalım.

"Haydarpaşa'nın gar işlevini sürdürmesi ve bazı ek işlevler ile arkadaki atıl alanların canlandırılması" düşüncesi, temelini bu noktanın stratejik konumundan ve kent belleğindeki yerinden de alıyor. Ancak şu ana dek hiç konuşmadığımız "Liman Bölgesi" üzerine bazı önemli durumlar var ve Haydarpaşa'nın "Gar" işlevi ile ilişkide olması bu açıdan da değerli gibi gözüküyor. Tabii bu ilişkinin nasıl olacağı şu an için meçhul.

Kent ve Demiryolu sitesi bir takım veriler vermiş bu liman ile ilgili. Haydarpaşa Liman faaliyetlerinin kademeli olarak taşınmasına başlandığı belirtiliyor ve bazı dezavantajlardan bahsediliyor. Direk siteden aktarıyorum;


"Haydarpaşa Limanının lojistik bakımdan yetersiz olmamasına, önündeki iki mendirek ile dünyanın en korunaklı limanı olmasına, Marmara Bölgesinin birinci, ülkenin üçüncü büyük limanı olmasına, ülke ihracatının % 50'sinin bu limandan gerçekleştirilmesine, yılda 59,9 milyon dolar (2006 yılı) geliri olmasına, Trakya bölgesinin kargo gereksinmelerinin büyük bölümünü karşılamasına, Dokuzuncu Kalkınma Planında (2007-2013) "Başta İzmir yöresi, Marmara ve Akdeniz olmak üzere, liman kapasiteleri artırılacaktır... Dünya sıralamasında 18. sırada yer alan Türk Ticaret Filosu, son yıllarda 24.sıraya gerilemiştir..." İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile BİMTAŞ'a bağlı İstanbul Metropolitan Planlama Bürosu raporunda da, "Haydarpaşa limanının her hangi bir nedenle devre dışı kalması sadece İstanbul için değil, bölge ve ülke açısından ciddi riskler taşımaktadır" tespitlerinin yapılmasına ve kapatılmasında kamu hiçbir kamu yararı olmadığı gibi ülke zararı olmasına rağmen TCDD Haydarpaşa limanını kapatma kararı almıştır."


gibi bir veryansın edilmiş ve şöyle de devam edilmiş;

/ Haydarpaşa Gar ve Liman sahalarında üretim ilişkileri sürdürülmelidir. 
/ Haydarpaşa ve Sirkeci garları demiryolunun İstanbul'da merkez garlarıdır. Anadolu yakasında merkez garı yani Haydarpaşa Gar olmadan demiryolu işletmeciliği yapmak mümkün değildir. 
/ Haydarpaşa Liman tüm işlevsizleştirme çabalarına rağmen gelirin giderini karşılama oranı %107 ile hizmet üretmektedir. 
/ Haydarpaşa Liman TCDD'nin altın yumurtlayan makinesidir. Olimpiyat yatırımı ise pahalı ve krize neden olan bir girişimdir vazgeçilmelidir. 
/ TCDD Haydarpaşa Limanı önündeki iki adet mendirek ile gemiler için dünyanın en korunaklı limanıdır. 
/ TCDD limanının hali hazırda demiryolu ile bağlantısı vardır, bu bağlantı koparılmamalıdır. 

Bu hususları göz önünde bulundurmalıyız. Ancak tabii ki burada mevcut olan tamamen ticari ve ekonomik yaklaşımı kurgumuzda sosyal ve kamusal ilişkiler ile harmanlamak gerek diye düşünüyorum. Çünkü çok değerli ve uzun bir kıyı hattı bu şekilde halkın erişimine kapalı bir halde sosyal açıdan değerlendirilemiyor. Ayrıca liman yapılaşmasının bölge trafiğine bir yük getirdiği de ortada.

Aynı zamanda bu liman bölgesine uygulanacak "masterplan"da Selimiye Kışlası'nın silüeti de düşünülmeli. Dolayısıyla devasa yapı eklentileri bu dolgu alanda pek mümkün değil gibi de gözüküyor.

22 Eylül 2015 Salı

(1) şöyle bi' tur atalım.

haydarpaşa evelallah bir istasyon olarak işleyecektir, dedik. mevcut marmaray projesinin tamamlanmasıyla  halkalı-gebze arası kesintisiz ulaşım sağlanacak. haydarpaşa'nın da ayrılıkçeşme ile bağlanacağı infografikte gösterilmiş. restorasyon projesinde de işlevi gar. yani mevcut projede dayanağımız var denebilir. bu dayanıma pek ihtiyaç duymuyoruz aslında, ancak şartnameden anladığımız gar olması gerektiği - gerektirildiği / baştan bir kabul.
bu ikonik yapıyı istasyon yaptığımız da şehir içi ve şehirler arası ulaşım akslarını tartışmaya başladık. örneğin ankaradan gelen yht'nin sadece gebzeye kadar gelmesi mi, hpaşaya kadar girmesi mi, ayrılıkçeşmede vagonların ayrılması mı vs. diye sorduk. ++hpaşa'dan vapur iskelelerine yaya olarak ulaşma rahatlığı ve bunun bir sonucu olarak karaköy, kabataş, beşiktaş yönlerine gidecek yolcu akışı sağlanabilitesi kafamıza yattı. aşağıya marmarayın sitesinden şu cümleyi bağlıyorum. 


"Gebze-Söğütlüçeşme ve Halkalı-Kazlıçeşme hat kesimleri inşaatı  tamamlandığında Marmaray’a bağlanacak ve Gebze-Halkalı arasında kesintisiz işletmeciliğe geçilecektir. Proje tamamlandığında yüzeyde 2 olan hat sayısı 3’e çıkartılacak, bunlardan 2’si banliyö işletmeciliği için 1 adedi ise şehirlerarası trenler ve hızlı trenlere hizmet verecektir. Böylelikle daha verimli bir tren işletmeciliği yapılmış olacaktır."
haydarpaşayı nasıl ulaşım aksında nasıl dallandıracağımızı konuşmaya devam edelim-

ayrılık çeşmenin tek bir düğüm noktası olarak aşırı yüklenmesindense alana daha kademeli dağıtılmış transfer noktaları mı? mecidiyeköy gibi bir hub(!)dan koşarak kaçmış ezgi bunu biraz sorguluyor.
kentin geleceği bağlamında. evet tek bir noktadan her yere ulaşabilmek fikirde güzel ama pratikte/fizikselde de o kadar hoş mu? bu bağlantıların nasıl tasarlandığıyla alakalıdır elbet, böyle bir detaya inecek miyiz henüz bilmiyoruz ama soruyu soralım. 

ulaşım akslarından sonra alana genişten bir baktık. haremden başlayıp kadıköy meydana kadar gelen sahil şeridi ve hpaşa-ayrılıkçeşme arasındaki alanlara n'olur? dedik.
  1.gar-ayrılıkçeşme arası şuanda çöp alan, tcdd lojmanları bakım atölyeleri raylar ve cadde arasında sıkışmış kente resti çekmiş. halbuki caddenin karşısındaki mahalle dokusundan buraya kentli akışı sağlansa çok çekici olabilir. konsept fikir geldi :: 
dıştaki raylara çalışmaya devam ederken -ayrılıkçeşmeye kıvrılan rayların içtekilerine takılan bi şeyler- bunların arasında da bir ayrım (security) ve atıl binaların da açık hava müzesi ayarında (melike bir şeyler demişti burada) dönüşmesi. açık alan diye bırakmadan hardcore fonksiyon* istiyoruz. burada takılan kentlinin tıbbıye caddesini nasıl aştığı ve sahil şeridine nasıl cillop gibi kayarak aktığı şimdilik akıllarda soru. buraya bi gidip bakmak lazım.
  2.haydarı gar yaptık trenleri getirdik. siloların tarafından kadıköy rıhtıma nasıl ilerliyoruz? garın deniz tarafından mı dolandık. rayların altından üstünden mi geçtik. yoksa hpaşada akbil turnikesi yok içinden akıp mı geçtik. buyrun.
  3.silolardan öteye pek konuşmadık. limanı da.
  4.bir anda söğütlüçeşme, kuşdili çayırı, şükrü ve dereye sıçradık. alana dahil değil ama bizce bir kaç söz söylemek lazım buralara da. masterplan'da.
  5.büyük bir problematik: iett durakları. (melike burada şalterleri indirdi)
bunları buradan ittirmeli miyiz? kritik. balonun tarafındaki otoparkın yerine mi.  marmaraya nasıl bağlanırlar. mendireklere basa basa değil herhalde? ya da. olimpiyatçı kürekçi kardeşlerimiz akıllara geliyor. alanın sonuna yaklaşırken atık su tesisini şiddetle kınadık, 
bitirdik.

20 Eylül 2015 Pazar

önceden

Yeldeğirmeni bölgesi ile ilgili önceden yapılan basit bir timeline ve
daha önce alınmış Yeldeğirmeni notları var.